Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre kendi içinde bebeklik, ergenlik gibi farklı dönemlere ayrılmakla beraber 0-18 yaş arası her birey çocuktur. Çocukluk; fiziksel, ruhsal, bilişsel ve sosyal gelişimin bütüncül olarak devam ettiği bir süreci ifade eder. Bu gelişim sürecinde yaş dönemlerinden beklenen değişimler olmakla beraber her çocuğun biricik olduğu ve kendi gelişim çizgisini oluşturduğu akılda tutulması gereken önemli bir noktadır. Tarih boyunca çocukluğa farklı özellikler yüklense de günümüzün bakış açısıyla çocuklar hak sahibi bireylerdir ve gelişimlerine uygun olarak düzenlenmiş ortamlara ihtiyaçları vardır. Çocuklara göre düzenlenmesi gereken alanlardan biri de şüphesiz ki çocuklara yönelik psikoterapi hizmetleridir. Çocuk ruh sağlığı üzerine çalışmak yetişkinlerden farklı düzenlemeleri gerektirir.
Çocukların Fiziksel Gelişimleri Hala Devam Etmektedir
En belirgin olan ve bir o kadar da dikkatlerden kaçan önemli bir nokta, yaş dönemine göre farklılaşmakla birlikte çocukların fiziksel gelişimlerinin hala devam ettiğidir. Çocuk bedeni bir yetişkine göre çok daha küçüktür. Bu nedenle seans odaları daha farklı bir düzenlemeyi gerektirir. Kullanılacak materyaller, odanın tasarımı, rafların yüksekliği daha farklıdır. Yetişkin görüşme odalarında masa, sandalye, kitaplık gibi eşyalar görürken çocuk görüşme odalarında ilk dikkatimizi çeken elbette oyuncaklar olacaktır. Oyuncaklar, resim defterleri ve boyaları, oyun hamurları çocuklarla çalışan terapistlerin odalarında sıkla karşılaşacağınız materyaller olabilir.
Çocuğun Dili Oyundur
Yaş ve gelişim dönemine bağlı olmakla beraber çocukların yetişkinlerden önemli farklarından birisi de kendilerini ifade etmek için dili kullanmaktan çok eylemleri kullanıyor olmalarıdır. Yani hissettikleri, düşündükleri şeyleri söylemenin yolu çocuklar için “oyun”dur. İşte bu yüzden oyun, çoğu çocuk terapistinin alet çantasındaki en temel araçlardan biridir. Bir yetişkinin seans odasında rahatça koltuğa yerleşip kendisini düşüncelerinin içine bırakarak onları terapiste anlatması; çocuk için terapistle beraber bir oyunun içerisine girip istediği gibi oyun oynamasıyla aynıdır. Oyun, çocuğun dilidir. Terapistin görevi ise bu dili iyice öğrenip çocukta kaygı yaratan durumu yakalayarak çocuk için başa çıkılabilir hale getirmektir. Abrevaya (2004), “çocukla çalışmak her şeyden evvel onun dilini konuşabilmektir.” der. Ailede yaşanan boşanma, ölüm gibi herhangi bir olay çocuğun kendisini sorumlu hissedip suçluluk duymasına neden olabilir. Bu suçluluk duygusu çocuğun oyununda ifade bulur. Bir çocuk için bu duygunun farkına varıp orayı anlamlandırmak oldukça zordur. İşte terapist tam burada devreye girerek karmaşık olan durumu çocukla beraber anlamlandırır. Durumun çocukta yarattığı olumsuz etkileri, çocuğun diline çevirerek ona sunar.
Psikoterapi Seansları, Koşulları Belirlenmiş Özel Zamanlardır
Terapistin çocuğun dilini konuşabilmesi çocuğun da izin verdiği bir durumda mümkündür. O nedenle çocuklarla çalışırken terapist ve çocuk arasındaki güven ilişkisinin kurulması ve mahrem bir alanın yaratılması oldukça elzemdir. Bu güvenin ve ilişkinin oluşması da elbette zaman gerektirecektir. Psikoterapi seansları terapistin çocuğunuz için ayırdığı; günü, saati, süresi, mekanı, iptal koşulları belirlenmiş özel zamanlardır. Çalışmanın çerçevesinin net olması ve değişikliklerin üzerine konuşularak yapılması çocuk için güvenli bir ortamın kurulmasını sağlar. Seanslarda bazı gerekli sınırlamalar hariç çocuğun neredeyse tüm düşünce, duygu ve davranışı kabul görür. Seans sırasında yaşananlar çocuk ve terapist arasındaki özel yaşantılardır. Çocuğunuzun kendi isteği dışında seans içinde olanları size anlatmak zorunda hissetmemesi önemlidir.
Çocuğun Bakım Verenleri Tedavi Sürecinin Değerli Bir Parçasıdır
Hiç şüphesiz ki çocuk terapisinin yetişkinlerle yapılan çalışmadan önemli bir farkı ailenin ya da bakım verenlerin de bu sürecin bir parçası olmasıdır. Çoğu kez çocuklar ebeveynlerinin arzularıyla tedaviye gelir. Terapistler ilk ebeveynler ile görüşür ve sorunu onlardan dinlerler. Yetişkin terapilerinden farklı olarak çocuğun aldığı tedavi hizmetinin maddi bedelini ödeyen çocuğun ebeveynleridir. Bir ebeveyn için çocuğuyla ilgili bir problem olduğunu kabul ederek destek için bir psikoloğa başvurması oldukça zor bir karardır. Onlar için her şeyin en iyisini istedikleri çocuklarının bir sorunu olduğunu görmek ebeveynlerde kaygı ve suçluluk duygularını ortaya çıkarabilir. Bu olumsuz duygulardan kaçmak için çoğu ebeveyn çocuğunun bir sorunu olduğu görmemeyi seçebilir. Çocuk Psikanalisti Françoise Dolto ebeveynlere şöyle der: “Hiç kimse çocuğunuzu sizlerden daha iyi büyütemez.” Ebeveynlerden kaynaklı ya da başka faktörlerin etkisiyle çocuklarda ruhsal problemler görülebilir. Çocuğunuz için bir uzmandan psikolojik destek almayı planlıyorsanız öncelikle problemi kabul edip bunu çözmek için hareket ettiğiniz için kendinizi takdir etmelisiniz. Bu zor süreci hafifletecek ve tedaviyi hızlandıracak olan terapist ile kurulan işbirliği olacaktır.
Bazen çocuktaki problem ailede uzun yıllardır süregelen bir çatışmanın dile gelmesidir. Çocuk ve ebeveynlerle gerçekleştirilen ilk görüşmelerde, terapist böyle bir çatışma durumunun izini sürer. Bu çatışmalı durumun keşfedilip söze dökülmesi iyileşme sürecini de başlatan etken olacaktır. Psikoterapist, varsayılan problemleri her bir aile bireyinin bakış açısından dinler. Bakım verenlerle gerçekleştirilen görüşmeler belirli sıklıklarla sürecin bir parçası olarak devam eder. Ebeveynler; bazen çocuktan ayrı bir görüşmede bazen çocukla beraber bazense çocuğun terapi saatinin içerisinde sürecin bir parçası olabilir.
Çocuk psikoterapisi, psikoterapistin yöntemine göre değişiklik göstermekle beraber yukarıda bahsedilen noktalar çoğu terapi yaklaşımında ortaktır. Bazen tedavi arayışınız sizi gerekli eğitimleri almamış kişilerin kapılarını götürebilir. Bu durum çocuklarınız ve aileniz üzerinde istenmedik etkilere neden olacaktır. Psikoterapi alacağınız uzmanın ilgili lisans bölümlerinden mezun, gerekli eğitimleri tamamlamış kişiler olduğuna emin olmak için mutlaka kendi araştırmanızı yapmalısınız.
Kaynakça
Abrevaya, E. (2003). Çocuk Psikanalizinde Çerçeve. Psikanaliz Yazıları, 7:21-36.
Abrevaya, E. (2004). Oyundan Söze: Çocuk Psikanalizi Tekniği. Psikanaliz Yazıları, 8:95-108.
Kayaalp, M.L. (2003). Çocuk Psikanalizi ve Psikanalitik Çocuk Terapisi: Nasıl Bir Çerçeve. Psikanaliz Yazıları, 7:13-19.
Yazan: Ayşegül Kanal