Bir bebek dünyaya gelir ve ideal olarak bir ailenin içinde büyür. Bakım verenleri ona sevgi gösterir, zarar görmeden büyümesi için çabalar. Bebek ve bakım veren birbirine bu şekilde bağlanır.
Bu bağlanma her zaman pürüzsüz geçmeyebilir. Fakat o kadar önemlidir ki ileride bebek bir yetişkin olduğunda kuracağı ilişkilere zemin hazırlar.
İnsanların bağlanma şekilleriyle ilgili bugüne kadar bir çok araştırma yapıldı, kitap yazıldı. Ama özetlemek gerekirse üç bağlanma şeklinden bahsedebiliriz.
Güvenli, Kaygılı ve Kaçıngan Bağlanma
Bir çocuğun bakım vereni onu değerli hissettirdiğinde, o bir problem yaşadığında yanında olup çözümü için destek sağladığında, sevgi dolu bir dille yaklaştığında güvenli bağlanma gerçekleşir. Çocuk ihmal edildiği, gerginlik ve stresin yaşandığı bir ortamda, ihtiyacı olduğunda bir olup bir olmayan bakım verenlerle büyüdüğünde ise kaygılı bağlanmaya sahip olur. Son olarak, çocuk yine ihmal edildiği, sevginin yeteri kadar gösterilmediği, kendi haline bırakılan bir ortamda büyüdüğünde ise kaçıngan bağlanma şekline sahip olur.
Bu, güvenli bağlanma stiline sahip insanların hiç problem yaşamadıkları anlamına gelmez. Onlar sadece problem yaşadığında çözüm yaratma ve kendilerini duygusal olarak dengeleyebilme becerilerine sahiptirler.
Durum kaygılı ve kaçıngan bağlanma stillerine sahip insanlar için biraz daha farklı. Bu kişiler yakınlık kurmakta epey zorlanırlar. Kaygılı kişi karşısındakinin her zaman orada olacağına dair garanti ister ve yalnız kalmaktan korkarken, kaçıngan kişi özgürlüğüne ve kendi kendine yetmeye düşkündür. Bu sebeple her iki tarafta uzun süreli ilişkiler kurmakta zorlanır.
Bağlanma şeklimiz her ne olursa olsun biz dünyayla ilişki içindeyiz. Farklı bağlanma şekillerine sahip insanlarla her gün karşılaşıyoruz. Fakat bizim bağlanma şeklimiz hangisi ise ona karşı bir hassasiyetimiz oluşuyor ve alışkın olduğumuz bağlanma şekliyle karşılaşabiliyoruz. Örneğin, güven aradığımız ve güvenli olmayan ilişkiler içinde olabiliyoruz.
Cezbedici ama Bir O Kadar Tehlikeli Arayışımız: Güvenli bir Yakınlık Arayışı
Hem güven bağı kurmak istiyoruz hem de bundan korkuyoruz. Ama ilişkiden kaçarsak istediğimizi nasıl alabiliriz? Bu tıpkı arıdan korkmaya aynı zamanda bal çalmaya kalkışmaya benzer. Arının sokmasından kaçarak balı çalmaya ne kadar yaklaştığımız bir ilişki içinde ne kadar güvenle ve samimiyetle var olabildiğimize benzer. Çünkü canımızın acıyacağı kaygısıyla bunları ya göremeyebiliriz ya da istediğimiz şekliyle alamayabiliriz.
Arı sokabilir, bal da tatlı gelebilir. Bir çok kitap okuyabilir, güvenli bağlanmayı öğrenmeye çalışabilir, kaygılı veya kaçıngan olmaktan vazgeçmeye çalışabiliriz. Ama okuduğumuz hiç bir şey gerçek bir deneyim kadar etkili değildir.
Kendimize Sahip Çıkarak İyileşmek
Kendimizi değiştirmeye zorlamadan, çocukluğumuzdan ve ilişki geçmişimizden getirdiklerimizi görmekten korkmayarak neye ihtiyacımız olduğunu daha iyi anlayabiliriz. Bugün canımız acıdıysa yarının bambaşka bir deneyim getireceğine inanabilir miyiz? Çünkü ilişkilerde incindiğimiz kadar iyileştiğimize de görebilir miyiz?
Yazan: Klinik Psikolog İrem Ezici
Kaynakça: Tatkin, S. (2012). Sevgi ile Bağlanma (1. Basım). New Harbinger Publications.