Acının hayatımızda nasıl bir yeri var? Kendimizi gerçekleştirebilmemizi sağlayan bir kaynak mı, yoksa hayatımızı zorlaştıran anlamsız bir yük mü acı çekmek? Günümüzde acı çekmenin etkileri üzerine birçok düşünce var. Bu düşüncelerden biri acı çekmenin, uzun vadede bizi daha güçlü kılacağına, psikolojik sağlamlığımızı geliştireceğine inanır. Bu düşünceye göre acı, karakter gelişimimizde de bizi güçlü kılarak büyük bir rol oynuyor, bizi biz yapan bir parçamız oluyor. Bir diğer fikir ise acı çekmeyi içine düştüğümüzde çıka...
Kültürel olarak, lohusalık humması, albastı gibi isimlerle de bilinen, doğumdan sonra 6 ila 8 haftalık bir dönemde her annenin fiziksel, psikolojik ve davranışsal değişim yaşaması beklenir. Ancak bu sürenin uzaması ya da şiddetli geçmesi gibi durumlarda doğum sonrası depresyon ihtimali göz ardı edilmemeli ve hem bebeğin hem de annenin sağlığı için dışarıdan alınabilecek destek imkanları değerlendirilmelidir. Aşağıdaki psikolojik, davranışsal ve fiziksel özellikler doğum sonrası depresyon belirtileri olarak kabul edilir: Yoğun üzüntü ve bo...
Yaratıcılık Bir Eser Ortaya Koymaktan Öte, Bir Yaşam Biçimidir. Bu yazıda bahsedilecek olan yaratıcılık; ortaya somut bir eser koymakla değil, bir varoluş biçimiyle ilgilidir. Bir canlılıktır. Okuyacaklarınız, yaratıcı bir kavrayış ve yaratıcı bir yaşam biçiminin ne olduğu üzerine düşünmek, bir insanın yaratıcılığını nasıl kaybettiğini sorgulamak ve yaratıcı yaşam biçimine, canlılığına yeniden nasıl sahip olabileceği üzerine olacaktır. Bir çocuk, elindeki boya kalemiyle beyaz bir kağıda çizgiler çekerken dünyayı yeniden yaratır...
Psikolojik Zorlanmalarımız Bireysel Bir Sorun mu, Toplumsal Bir Mesele mi? Depresyon, anksiyete, kimlik arayışı sancıları, tükenmişlik sendromu, dikkat problemleri gibi yaygın gözlemlediğimiz zorluklar çoğu zaman bireyin içsel dünyasında yaşadığı, psikolojik olarak adlandırılan sorunlar olarak değerlendirilir; bu bakış açısına göre, depresyon gibi rahatsızlıklar yalnızca bireyin kendi ruhsal işleyişinin bir sonucudur. Ancak, modern toplumda depresyonu, anksiyeteyi yalnızca bireysel sorunlar olarak görmek, toplumsal yapıların birey üzerindeki etkilerini...
Bugün ülkemizde ne yazık ki sık sık konuşmak zorunda kaldığımız, hayatlarımızın bir gerçeği depremden bahsetmek istiyorum. Korku duygusu, insan hayatının diğer bütün duygular gibi bir parçasıdır. İnsan, belirsiz veya negatif olarak yorumladığı, baş edemeyeceğini düşündüğü durumlar karşısında ortaya çıkan doğal bir cevaptır (Sevim, 2021). Canlılar, çevrede bir tehdit, tehlike, sakıncalı bir durum hissettiğinde korku duygusu harekete geçer. Bu duyguyu harekete geçiren olaylardan biri de doğal afetlerdir. Ülkemizde en çok karşılaştığım...
İnsanlık, yüzyıllar boyunca önce doğayla içiçe, tamamen uyumlu bir şekilde yaşarken, daha sonra özellikle ekonomik sebeplerden kaynaklı doğayı kendi çıkarları çerçevesinde kullanarak yaşamıştır. Bu ekonomik hırsların sonucunda, özellikle Sanayi Devrimi sonrasında, insanlığın kullanacağı yöntem ve aletin çeşitlenmesi ile zararın boyutu ve çeşidi de artmaya başladı. Daha önce birçok kez iklim krizi yaşayan dünyamızda, ilk kez bu dönemde insan kaynaklı kriz olarak nitelendirme başlamış olup (Kadıoğlu, 2012: 1), doğal kaynakların bilinçsiz ku...
Duyduğumuzda çoğumuza verdiği negatif hisse rağmen, yas, aslında insan hayatındaki nice çelişkilerden biridir. Bir yandan, kişiye birini kaybetmenin vermiş olduğu yoğun ve karmaşık acı verici düşünce ve duygu girdabıyken öte yandan, hayatta kaçınılmaz olan kayıp travmasını aşmaya yardım etmede önemli bir rol oynayan doğal ve olumlu bir iyileşme sürecidir. Bir tanım yapmamız gerekirse, yas, kayba verilen doğal ve evrensel bir tepkidir. Genel olarak yas denildiğinde sevilen birinin kaybı söz konusu olsa da, sevilen bir ilişkinin bitmesi, iş kaybı, sev...
Ayrılık, hayatın her evresinde ve farklı şekillerde deneyimlenmektedir. Doğum, ilk ayrılığı beraberinde getirir. Hamilelik sürecinde anne ve bebek birdir. Doğum ile birlikte bebek anneden ayrılmıştır. Bebek geliştikçe, kendisi ile başkaları arasındaki ayrım belirginleşmeye başlar. Mahler, Pine ve Bergman (1975) bu sürece ayrılma - bireyleşme adını verir. Anneden ayrılık, kendini keşfetme yani bireyleşmenin başlangıcıdır. Bu, yetişkinliğe giden duygusal yolculuğun ilk adımıdır. Mahler’in ayrılma - bireyleşme kuramına göre ayrışma-bireyleşme...
Doğmadan önce dahi bir ötekinin bedeni içinde yer bulan ve onun kapsayıcılığında kucaklanan bizler, ancak ilişkilerle var olabilen canlılarız. Dünyaya gelmemizle ilişkilerimiz de büyür, sayıca artar, nitelikçe gelişir; zaman içinde sosyal ve romantik ilişkiler kurar, partnerler ediniriz. Öyle ki partnerlerimiz hayatımızda kritik bir yer edinmeye de başlarlar, onlarla ilişkilerimizde yaşadıklarımızın bizi oldukça etkilediğini fark ederiz. Nitekim, kendimizi tanımaya, anlamaya ve yaşantımızı anlamlandırmaya yaklaşmamız ancak bir başkasının eşliğind...
Yaşam ve ölüm; iki zıttı andırsa da aslında birbiri içine geçmiş, biri olmadan ötekinin anlamının eksileceği iki kavram. Özellikle günümüz dünyasında yaşanan yıkıcılık ve ölümlerle beraber hala tutunmaya çalıştığımız yaşam içgüdümüzün yoğunluğu Freud’un yıllar önce ortaya koyduğu teoriyi daha da anlamlandırıyor. Freud dürtü kuramını pek çok yazısında ele almış ve bu dürtülerin insan yaşamının temelini oluşturduğundan bahsetmiştir. Çalışmalarının ilk zamanlarında yaşam dürtüsü, farklı kaynaklarda cinsellik dürtüs...
Günümüzde son derece sık rastlanan durumlardan biridir bağımlılık. Çeşitli durumlara, etkinliklere veya maddelere bağımlılıkların oranının gitgide arttığını da görmekteyiz. Bağımlılık kişinin kullanılana, tüketilene ya da ilişkilenilene tekrar tekrar, öncesinde zihinsel bir süzgeçten geçirmeksizin kendini maruz bırakması olarak tanımlanabilir. Madde bağımlılığı, alkol bağımlılığı, kumar bağımlılığı bağımlılık türlerinin en bilinen çeşitleri iken gelişen teknoloji ve modern yaşamın getirdikleriyle birlikte ekran bağımlığı, so...
Haset Nedir? Hasedin insan için acı veren, görmezden gelmek istenen bir deneyim olduğu apaçık ortadadır. Hemen hemen hepimiz güzel olan her şeyi bozan, değersizleştiren hasetten kaçmak isteriz. Oysaki bir duygu olan haset, diğer tüm duygular gibi evrensel ve doğaldır. Duygularımız belli durumlarda uyanan içsel tepkilerimiz olduğuna göre, haset de bunlardan biri olarak bize bazı mesajlar iletme amacıyla kendini duyurmaya çabalamaktadır. Leyla Navaro, haset için “Gerçekleştiremediğimiz potansiyelimizin başkasında gördüğümüz aynasıdır” der; öyleyse h...
Psikanalitik Psikoterapi Nedir? Psikanalitik psikoterapi teorisini Freud’un psikanaliz kavramlarına dayandıran bir yaklaşımdır. Sorunlar bazen açıkta belirgin olabilirken bazen kişi geçmişte ya da şu an kendini bir anlamda korumak için bu sorunları bastırıyor olabilir. Bu bastırmalar psikanalitik teoride savunma mekanizmaları olarak ele alınır. Psikanalitik ve psikanalitik kuramlara sırtını yaslayarak çalışan psikodinamik terapide amaç kişinin bilinçdışında bulunan ve kişiyi zorlayan bastırılmış konuların bilinç düzeyine çıkarılarak farkındalık, i...
Bilişsel Davranışçı Terapi Nedir? Hayatımız boyunca birçok zorlayıcı deneyime maruz kalabilir, psikolojik olarak yıpranabilir, istemediğimiz duygu ve düşüncelerle yüzleşebiliriz. Deneyimlediğimiz durumun ne olduğu kadar bizim o durumu nasıl algıladığımız da psikolojik iyi oluşumuz için büyük önem taşır. Birçok farklı terapi yaklaşımında da olduğu gibi, bilişsel davranışçı terapide (BDT) de duygu, düşünce ve davranışlar birbirleriyle bağlantılıdır. Bir bütün olarak ele alındıklarında anlamlanabilirler. Bilişsel davranışçı terapinin...
Fobi Nedir? Fobi kelimesi kökenini Yunancadaki “phobos” kelimesinden alır ve “panik, kaçış, korku” anlamlarına gelir; ki bu sözcükler fobilerin doğasını oldukça iyi yansıtmaktadır. Fobiyi herhangi bir objenin ya da durumun bireyde uyandırdığı aşırı güçlü korku olarak tanımlayabiliriz. Bu korku, durumun ya da objenin olağanüstü derecede tehlikeli algılanması nedeniyle kişiyi zora sokar. Gerçekte niteliği o denli tehlike barındırmayan bu durum ya da nesneler kişide kaçınma, uzaklaşma gibi istek ve ihtiyaçlara neden olabilir; öyle ki kişinin baze...