kendilik-arayisimiza-aralanan-kapi-spiritualizm-ve-psikoterapi

Spiritüalizm Denince Ne Duyuyoruz?

Spiritüalizm kimi için bu dünyadan göçen ruhlarla iletişime geçme biçimi, kimi için var olmanın acısını dindirme aracı, kimi için de bir anlam arayışıdır. Ancak genel anlamıyla spiritüel deneyimler, doğaları gereği, bizleri varlığından emin olduğumuz ama çıplak gözle göremediğimiz bir ötekine bağlar. Bireylerin kendi düşünce ve duygu dünyalarına olan güvenlerini arttırır ve bunu yaparken de bizlerin inşaa ettiği hem fiziksel hem de sosyal yapılara körü körüne olan bağlılığımızı azaltır.

Spiritüalizm ve Psikoterapi

Literatüre baktığımızda spiritüelliği bir araç olarak kullanan ve bundan yararlanan terapi ekollerini görmekteyiz (e.g., Nature-based Therapy, Wilderness Therapy, Adventure Therapy, Nature and Ecotherapy) (Naor & Mayseless, 2019). Yukarıda bahsedilen terapi çeşitlerine olan ilgi son dönemde giderek artmaktadır. Spiritüellik bu bağlamda hem şehir yaşamının hem de içinde yaşadığımız kültürün karşılanmamış ihtiyaçlarını yansıtıyor olabilir. Ayrıca spiritüel olana duyulan ilgi daha çok evrensel bir tarafımıza yani arketipik bir yanımızı da hitap ediyor olabilir (Kaye, 2002). Spiritüelliğin evrenselliği bağlamında, Miller (2015) ise spiritüelliği kendimizden daha büyük bir şeyin parçası olarak hissetmemize yarayan, doğuştan gelen bir yeti olarak tanımlamaktadır.

Spiritüellik, Doğa ve Psikoterapi

İnsan, yukarıda da bahsedildiği gibi spiritüel olana ilgi duyabilir ancak bu arayışını neden doğada yapmaktadır? Günlük yaşamın stresinden uzaklaşmak, sessiz ve huzurlu bir ortama girmek için mi? Ya da içimizdeki merak dürtüsü mü bizleri doğaya yakınlaştırmaktadır? Doğa belki de bütün diğer alternatifler arasında insandaki derin bağlılık, bir olmak ve bütünleşme hissini harekete geçiren en elverişli ortam olabilir. Çünkü doğa, spiritüelliğin vücut bulmuş halidir. Başka bir deyişle ifade edecek olursak, uçsuz bucaksız ormanlarda, engin okyanuslarda, geniş yeşilliklerde spiritüelliği görür ve hissederiz. Bu görme hali bizlere yeni bir bakış açısı da sağlıyor olabilir (Naor & Mayseless, 2019). Şöyle ki doğada karşılaşılan uçsuz bucaksız topraklar, geniş araziler, sonu görünmeyen okyanuslar, bireylerin sorunlarını, günlük uğraşlarını, hayat meşgalelerini olduğundan daha küçük hissettirebilir ve böylece zorluklara karşı bireyler, daha olumlu bakış açıları geliştirebilir.

Bununla beraber doğa, birbirine bağlılık (interconnectedness) ve aidiyetin portresini çok güzel bir şekilde çizmektedir. Çünkü doğada her şey birbiriyle ilişkili ve bütüncül bir şekilde hareket eder. Spiritüelliği doğada arayan bizler ise bu birbirine geçmişliği ve ilişkiyi fark ettikçe kendimizi dünyanın bir parçası olarak kabul etmeye başlarız ve bu dünyadaki yerimiz ve aidiyetimiz bir anlam kazanmış olur. Yani spiritüel olanı doğada aramak, ait olmaya, dünya ile ilişkimize dair bir anlam arayışıdır da diyebiliriz. Bununla beraber doğa, bir nevi ayna işlevi de görmektedir. Örneğin bir uçurumun kenarında tüm gücümüzle bağırmaya başlasak, sesimizin yankılanarak bize geri döndüğünü duyarız. Ancak belirtmek gerekir ki doğa sadece sesimiz, görüntümüz, fiziksel halimiz için değil; ruhsal halimiz ve içsel yaşantımız için de ayna işlevi görür. Ancak sadece görmek ile kalmaz, bizi koşulsuz ve tüm gerçekliğimizle de kabul eder. Doğada kabul edilmemiz ve duyulmamız, bizlerin ne kimliğine, ne ırkına, ne de politik görüşüne bağlıdır. Ayrıca, doğada ve doğadakilerle iç içeyken yargılanmayacağımızı da biliriz. Belki de bu yüzden, şık bir restaurantta yanımız oturan insana şüpheyle yaklaşırken doğada yanımızda olana korkusuzca ve çekinmeden yaklaşırız. Aynı zamanda bahsi geçen koşulsuz kabul, bireyin benliğinin keşfine açılan bir kapı vazifesi de görebilir. Bu bağlamda doğanın spiritüalizmdeki rolünü terapistin/analistin seans odasındaki haline de benzetebiliriz. Anlam arayışındaki bir danışan, kendine yabancı hissedebilir ve içinde bulunduğu topluma ait hissetmeyebilir. Burada belki de doğayla bağlı (interconnected) hissettiği gibi terapist ile de bir bağ kurma ihtiyacı görülebilir. Bu durum bizlere terapötik ittifak kavramını hatırlatır. Terapist de bir nevi doğayı taklit ederek seans odasına gelen danışanı koşulsuz ve tüm gerçekliğiyle kabul etmelidir. Bu kabul etme hali danışanın etnik kimliğinden, cinsiyetinden, sosyo-kültürel benliğiden bağımsız olmalıdır, tıpkı doğada bunların bir anlamı olmadığı gibi. Böylece, sağlıklı, hakiki ve güvenli bir terapötik ilişkinin temelleri atılabilir. Bununla beraber, doğayla bir ve bütün olma hali kendisini seans odasında danışanın terapist ile bir ve bütün olma ihtiyacı şeklinde de gösterebilir. İşte bu noktada aktarım-karşı aktarımın çalışılmasına alan açılıyor denilebilir. Terapistin, yukarıda bahsedilen ayna işlevi, nötr hali ve koşulsuz kabulü belki de danışanın benliğinin keşfine giden yolculuğa kapı aralıyor olabilir. Başka bir deyişle, terapist, danışana otantik ben’e erişiminin mümkün olduğunu doğadan ilham alarak gösterebilir. Böylelikle danışan, kendi iç sesine daha çok kulak verebilir, kendine ait seçimler yapabilir ve bu seçimlerin sorumluluğunu alabilir. Kısacası, otantik kendiliğe doğru yolculuk eden birey daha özgür hisseder tıpkı doğanın bizleri daha özgür hissettirmesi gibi.

Yazan: Stajyer Klinik Psikolog Mustafa Fatih Boluvat

 

Kaynakça

Kaye, R. (2002). Wilderness and the human spirit: a secular approach for resource agencies. (Unpublished manuscript). Fairbanks, AK: US Fish & Wildlife Service, Arctic National Wildlife Refuge.

Miller, L. (2015). The spiritual child: The new science on parenting for health and lifelong thriving. New York, NY: St. Martin’s Press.

Naor, L., & Mayseless, O. (2019). The therapeutic value of experiencing spirituality in nature. Spirituality in Clinical Practice, 7(2), 114–133. https://doi.org/10.1037/scp0000204

WhatsApp'tan Yaz!
Merhaba 👋

Size nasıl yardımcı olabiliriz?

Aygül Sarıbay - Randevu Formu

    Terapi Tercihi:
    İletişim Yolu:

    İrem Ezici - Randevu Formu

      Terapi Tercihi:
      İletişim Yolu:

      Talia Edith Molina - Randevu Formu

        Terapi Tercihi:
        İletişim Yolu:

        Yağmur Sel - Randevu Formu

          Terapi Tercihi:
          İletişim Yolu:

          Batuhan Saç - Randevu Formu

            Terapi Tercihi:
            İletişim Yolu:

            Melis Yüceer - Randevu Formu

              Terapi Tercihi:
              İletişim Yolu:

              Eylül Ezgi Serül - Randevu Formu

                Terapi Tercihi:
                İletişim Yolu:

                Duygu Arıcan - Randevu Formu

                  Terapi Tercihi:
                  İletişim Yolu:

                  Şeyda Yazıcı - Randevu Formu

                    Terapi Tercihi:
                    İletişim Yolu:

                    Sinan Karaman - Randevu Formu

                      Terapi Tercihi:
                      İletişim Yolu:

                      Su Polat - Randevu Formu

                        Terapi Tercihi:
                        İletişim Yolu:

                        Burçak Özdemir - Randevu Formu

                          Terapi Tercihi:
                          İletişim Yolu:

                          Rahel Layiktez - Randevu Formu

                            Terapi Tercihi:
                            İletişim Yolu:

                            Talia Edith Molina - Randevu Formu

                              Terapi Tercihi:
                              İletişim Yolu:

                              Melis Kısmet - Randevu Formu

                                Terapi Tercihi:
                                İletişim Yolu:

                                İpek Aksoy - Randevu Formu

                                  Terapi Tercihi:
                                  İletişim Yolu:

                                  Başak Uygunöz - Randevu Formu

                                    Terapi Tercihi:
                                    İletişim Yolu:

                                    Fatma Girgin Kardeş - Randevu Formu

                                      Terapi Tercihi:
                                      İletişim Yolu: