Agorafobi Nedir?
Agorafobi, Eski Yunanca’ da pazar yeri anlamına gelen agora ve Türkçeye korku olarak çevrilen phóbos sözcüklerinin birleşiminden oluşmaktadır. O halde agorafobiyi, kaçmanın mümkün olmadığına inanılan durumlardan/yerlerden kaçınma isteği ve buna bağlı olarak yaşanılan kaygı şeklinde tanımlayabiliriz.
Agorafobinin Belirtileri Nelerdir?
Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı’na (DSM-5) göre Agorafobide:
- Yalnız başına evin dışında olma, çarşıda veya toplu taşımada olma;
- Çarşı veya pazar gibi açık alanlarda olma,
- Sinema ve alışveriş merkezleri gibi kapalı alanda olma;
- Kalabalık yerlerde bulunma gibi durumlarda, utanç verici panik benzeri belirtiler gösterileceği ile ilgili belirgin bir korku ve kaygı yaşanır. Bu durumlar sürekli bir şekilde endişe ve korkuya sebep olur.
Endişe ve korku yaşanmaması için kişiler; durumlardan kaçınabilir, kendisine yardımcı olması için birine ihtiyaç duyabilir ya da yaşadığı yoğun kaygı ve korkuyla beraber buna katlanmaya çalışabilir. Tüm bunlarla beraber agorafobi için belirtilerin en az altı ay boyunca devam etmesi gerekmektedir.
Belirtilerin zihnimizde daha iyi yer edebilmesi için örneklendirelim. Silove ve Manicavasagar’ ın Panik Atak ve Agorafobi kitabında; agorafobi yaşayan danışan Mavis’ in deneyimleri şu şekilde aktarılmıştı:
“Bir süre sonra, eve yeterince çabuk dönemem diye alışverişe gitmekten korkmaya başladım. Kasada beklerken gitgide daha endişelenir oldum ve bir keresinde alışveriş arabamı orada bırakıp aceleyle eve dönmek zorunda kaldım. Ondan sonra, ancak biri de benimle gelirse alışverişe çıkabildim. Korkularımın sınırı genişleyerek başka durumları da kapsamaya başladı, öyle ki toplu taşımadan ve hatta araba kullanmaktan kaçınır hale geldim. Şimdi evden neredeyse hiç çıkmıyorum.”
Mavis için güvenli alan evidir. Alışveriş yaptığı yerler, toplu taşımayı kullanması ve arabayla uzaklaşması güvenli alanına ulaşmasını engelleyen tehditlerdir. Tehdit unsuru içeren ortamlarda yer almaktansa “evinde” yani güvenlik çeperinde yaşamını sürdürmesi söz konusudur.
Agorafobiye Bilişsel Kuramın Bakışı
Bir kaygı bozukluğu olan agorafobinin gelişiminin, yaşam olayları ve genetik ile ilişkili olduğu biliniyor. Bilişsel modelde korkudan korkma hipotezine göre; halka açık alanlarda yaşanabilecek kaygının neticeleriyle ilgili olumsuz düşünceler, agorafobiyi tetikler. Çünkü agorafobiye sahip insanlar, kamuya açık alanlarda kaygı yaşarlarsa bunun sonuçlarının korkunç olacağını düşünürler. Clark da bu bireylerin, yaşadıkları kaygının sosyal olarak kabul görmeyen sonuçlara sebebiyet vereceğine yönelik katastrofik inançlar (olayların olumsuz çıktılarını felaketleştirmek/en kötü senaryoyu kurmak. Örneğin, “yanlış giden bir şeyler var, yığılıp kalacağım” gibi) taşıdığını açıklar.
Agorafobiye Psikanalitik Kuramın Bakışı
Agorafobide evden çıkamama durumuna güvenli alandan uzaklaşmak olarak bakıldığında, konunun Freud’ un açıkladığı savunma mekanizmaları (kaygı yaşatan durumlara karşı rahatlamayı sağlayan bilinçdışı süreçler) ile ilgili olduğu görülür. Örneğin temel savunma mekanizması olan bastırmada acı veren dürtüler veya korku bilinçte yer edinmez, bastırılır. İnkârda ise kaygı veya acı veren bir gerçeklikle yüzleşmeden olayın varlığı yok sayılır.
Bireylerin yaşadıkları kaygı üzerinde; erken dönemde yaşanan travmatik durumlar, ayrılık kaygısı (bakım verenin olmadığı zamanlarda çocuğun yaşadığı rahatsızlık) ve ebeveyn kaybının olması etkili olmaktadır. Kalabalık yerlerde tek başına olmak da çocukluk döneminde yaşanan terk edilme / yalnız bırakılma duygularını yeniden canlandırabilir. Bu sebeple kişi, kaygısını azaltan savunma mekanizmalarını kullanır.
Agorafobinin Tedavisine Dair
“Tehlikenin kalbine doğrudan gittiğinde orada güvenliği bulursun.” – Çin Atasözü
Agorafobinin tedavisinde çeşitli psikoterapi yöntemlerinden, kaygı giderici ilaçlardan, konuyla ilgili başucu kitaplarından yararlanılır. Olumsuz düşünceleri alternatif düşüncelerle değiştirmeyi öğreterek, duyguları ve yol açtığı sıkıntıları hafifletmeyi sağlayan bilişsel terapi ve kaçınılan durumlara sistematik maruz bırakmaya (bir partner dâhil olursa tedavi daha etkili olur) odaklanan bilişsel davranışçı terapi ile tedavi süreci gerçekleşebilir.
Yazan: Psikolog Berfin Karakaya
Kaynaklar
Altınışık, B., ve Demirbaş, H. (2022). “Penceredeki Kadın” filminin baş karakteri olan Anna Fox’un ruhsal bozuklukların tanısal ve sayımsal el kitabı (dsm-5) çerçevesinde değerlendirilmesi. Akademi Sosyal Bilimler Dergisi, 9(26), 124-135.
Atkinson, R. L., Smith, E. E., Nolen-Hoeksema, S., Fredrickson, B., Bem, D. J., ve Maren, S. (2016). Psikolojiye giriş. Arkadaş Yayınevi.
Karakaş, S. (2017). Prof. Dr. Sirel Karakaş Psikoloji Sözlüğü: Bilgisayar Programı ve Veritabanı – www.psikolojisozlugu.com (sürüm: 5.2.0/2022)
Kring, A. M., Johnson, S. L., Davison, G., ve Neale, J. (2019). Anormal psikolojisi. M. Şahin (çev.), Ankara: Nobel Akademi.
Psikoterapi Enstitüsü. (2013). Panik bozukluk ve agorafobi https://www.psikoterapi.com/panik-bozukluk-ve-agorafobi-2/ adresinden 25.09.2023 tarihinde alınmıştır.
Silove, D., ve Manicavasagar, V. (2016). Panik atak ve agorafobi. Kuraldışı Yayıncılık.