Kişi ruhsallığında kendi içsel meselelerinin ya dış dünyadaki uyaranların anlamlandırılamadığı yerlerde gezinirken, modern dünya iki ana kaynak sunar: psikiyatrik ilaç desteği ve/veya psikoterapi. İlaç desteği kişiyi değerlendiren hekimin yönlendirmesi doğrultusunda başvurulabilecek temel destek kaynaklarındandır ancak kişilerin yaşadıkları zorluklarla sadece farmakolojik destekle baş etmedikleri, aynı zamanda kendilerine dair meraklarının arttığı bir dönemde yaşamaktayız. Kişinin kendisine ve dünyaya bakışının anlamlandırılması, yaşadığı problemlerin çözümü için önemli bir kanaldır. Dolayısıyla her geçen gün insanlar bir psikoloğa, psikoterapiste danışmaktan ve terapiden geçmekten daha fazla faydalanmaktadırlar.
Psikolojik danışmanlık ve psikoterapi desteği insanlara depresyon, kaygı (anksiyete) ve diğer akıl ve ruh sağlığı durumlarının üstesinden gelmeleri için yardımcı oluyor. Bununla birlikte, psikoterapinin sağladığı olumlu sonuçlara rağmen, birçok insan hala bir terapistle çalışmayı veya bazı durumlarda terapilerine devam etmeyi istememektedir. Peki, neden ? En önemli soru, neden bir terapiste danışmayı düşünmesi gerektiği gerçeğiyle ilgilidir. Bunu anlamak için önce terapinin ne hakkında olduğunu ve ne işe yaradığını anlamak gerekir. Psikolojik danışmanlık ve psikoterapi desteğinde en iyileştirici unsurlardan biri sıkıntısını çözmeyi amaçlayan bir birey ve terapist arasında kurulmuş ilişkidir. Tabi profesyonel bir ilişki.. Bu ilişkinin hangi esaslara göre çerçevelendirileceği ve yorumlanacağı terapistin aldığı eğitimlere ve uzmanlığına göre şekillenir.
Terapi desteği ne zaman alınmalı? Zamanı var mı?
Peki, ne zaman? Çeşitli faktörler, bir kişinin hayatının belli noktalarında psikoterapi seçeneğini tartmasına yol açar. Bazen, yaşamdaki tüm umudunu kaybetmeye zorlayan uzun bir umutsuzluk ve boşluk duygusu vardır. Yaşamdan vazgeçme ve son derece savunmasız olma eğilimi vardır. Duygusal sıkıntı günlük yaşamlarının önünde bir engel haline gelir ve kişinin çeşitli alanlardaki performansları ya da işlevselliği bozulur. Yaşam biçimleri son derece agresif hale gelir ve belki de bu kişinin fiziksel sağlığına zarar verici hale dönüşebilir. Bu tür yıkıcı haller, aile ve arkadaşlar da dahil olmak üzere ilişki sistemlerine de zarar vererek başkaları için tehdit oluşturabilir. Tüm bunların yanında, bir psikolojik danışmanlık almak için illaki hasta olmak ya da baş edilemeyecek problemlere sahip olmaya gerek yoktur. Kişi kendisini, dünyayı ve insanlarla ilişkilenme biçimini tanıyabilmek için hazır hissettiğinde kendisine bu yatırımı yapmayı seçebilir.
Terapi desteği fayda sağlar mı? Psikoterapinin etkisi nedir?
Peki ne kadar etkili? Ortaya çıkan diğer bir sonraki soru ise, terapinin ne ölçüde etkili olduğudur. Birçok çalışma ve araştırma, psikoterapinin önemli ölçüde etkili olduğunu ve sonuç olarak kişinin depresyon ve anksiyete düzeylerini, ilişkisel zorluklarını azaltmaya yardımcı olduğunu göstermiştir. Genellikle ağrı, yorgunluk ve mide bulantısı gibi psikosomatik denebilecek fiziksel semptomlarda da bir azalma olduğu görülür. Çalışmalar ayrıca duygusal ve fiziksel sağlığın iç içe geçmiş olduğunu ve psikoterapinin bir hastanın genel sağlığı üzerinde olumlu bir etkiye sahip olabildiğini öne sürmektedir.
Terapi desteği iyileştirir mi?
Son olarak, danışan kişiler terapinin iyi çalışıp çalışmadığını ve nasıl analiz edilecekleri konusunda da endişe duymaktadır. İlk adım psikoterapist için hedeflerini açıkça belirlemektir. Bu aynı zamanda terapistin problemi içsel bir şekilde anlamasını sağlayacaktır. Danışan kişi, terapistin ona doğru bir şekilde çalışabilmesi için sıkıntısını veya rahatsız olduğu meseleyi olabildiğince sansürsüz, açıkça belirtmelidir. Bununla birlikte, danışan bazı sorunların çözülmesinin daha uzun sürdüğünü ve dolayısıyla umudunu kaybetmemesi gerektiğini unutmamalıdır. Bununla birlikte, umutsuzluk hissi devam ederse, doğrudan terapistle bunu konuşmak gerekir. Yaşanan umutsuzluk, çaresizlik ya da kızgınlığın muhakkak kişinin dünyasında bir yeri ve anlamı vardır, terapist tarafından da duyulmalı ve çalışılmalıdır. Kişi terapiye ya da psikoloğuna dair psikoloğuyla konuşmasına rağmen devam edebilmesi için gereken güven ilişkisini kuramadığını hissederse başka bir terapistle devam etmeyi düşünebilir.
Danışan bireyler psikoterapi sırasında çeşitli duygulara maruz kalırlar. Terapi, danışanın iç dünyasındaki düşünce, duygu ve davranışlarını bir nevi kendisinin keşfetmesine yardımcı olur. Terapötik ilişki de bunun en önemli yardımcılarından biridir.
Kaynakça
- Cook, S. C., Schwartz, A. C., & Kaslow, N. J. (2017). Evidence-Based Psychotherapy:
Advantages and Challenges. Neurotherapeutics : the journal of the American Society for
Experimental NeuroTherapeutics, 14(3), 537–545. - Andrew A. McAleavey, Soo Jeong Youn, Henry Xiao, Louis G. Castonguay, Jeffrey A.
Hayes & Benjamin D. Locke(2019) Effectiveness of routine psychotherapy: Method matters,
Psychotherapy Research, 29:2, 139-156