Yaşamın birçok alanında insanlarla ilişki kurmamız gerekir ancak bazılarımız için sosyal alanlarda ilişki kurmak oldukça zorlayıcı bir süreçtir. Kimi daha hafif düzeyde yalnızca kalabalık önünde veya otorite figürlerinin karşısında konuşmaya yönelik korku ve kaygı duyarken kimileri de hemen hemen her sosyal etkileşimin olduğu alanlarda (market alışverişi, taksi yolculuğu, banka işlemleri, yol tarifi sormak, garsonlara sipariş vermek vb. ) kaygı ve korku hissetmektedir.
Sosyal Kaygı Bozukluğunun Olası Sebepleri
Sosyal kaygı olarak tanımlayacağımız bu durum insanlar ile etkileşim içeren toplumsal durumlarda gözlemlenir. Genellikle başkaları tarafından olumsuz değerlendirilerek rezil olma, başarısız olma ve küçük düşmeye yönelik korkuya bağlı olarak oluşmaktadır.
- Çocukluk döneminde akran zorbalığına maruz kalmak
- Kişinin mizacı
- Kalabalık bir ortamda utanç verici kötü bir deneyimin varlığı
- Başkasının başına gelen olumsuz deneyimi gözlemleme
- Eleştirel ve/veya kontrolcü ebeveyne sahip olmak
- Genetik yatkınlık
Sosyal Kaygı Bozukluğu Belirtileri
Dışarıdan bakıldığında sosyal kaygıya sahip insanlar içe dönük, sessiz, utangaç, ilgisiz ya da mesafeli kişiler olarak tanımlanabilirler. Fikirlerini dile getirmeye çekinir, insanlar ile göz teması kurmaktan kaçınırlar ve ilgi odağı olmaktan rahatsızlık duyarlar. Kaygılı hissettiklerinde bedenlerinde de bazı belirtiler gözlemlenir. Bu belirtiler:
- Yüz kızarması
- Aşırı terleme
- Ağız kuruluğu
- Ses titremesi
- El titremesi
- Kasların seğirmesi
- Kollarda ve bacaklarda zayıflık
- Nefes almada güçlük
- Çarpıntı
- Mide- bağırsak rahatsızlığı
- İshal
- Baş dönmesi
- Bayılma
- Kulak çınlaması
Sosyal kaygıya sahip kişiler hissettikleri bu kaygının dışarıdan fark edileceğine dair de ayrıca kaygı duyarlar. Kaygı belirtileri artarak içinden çıkılamayacak kısır döngüye dönüşür. Kişilerin yaşam kalitesini olumsuz etkileyerek kaçınma davranışlarının oluşmasına, aşırı telafi sürecinin varlığına veya rahatlayabilmek için madde kullanımı gibi olumsuz davranışların oluşmasına sebep olabilir. Evden çıkmak dahi zor gelebilir. Kendilerini güçsüz ve yalnız hissedebilirler. Sosyal ilişkileri ya çok zayıftır ya da kısıtlı ilişkiler kurarlar. Hissettikleri kaygının saçma olduğunu; hata yapmanın veya yanlış bir şey söylemenin dünyanın sonu olmadığını bilmelerine rağmen sosyal ortamlarda kontrol edemedikleri şekilde kaygı ve korku duymaya devam ederler.
Sosyal Kaygı Bozukluğunun Yaşandığı Alanlar
Sosyal alanlarda kaygı yaşayan kişiler özellikle diğer insanlarla tanıştırıldıklarında, eleştiri karşısında, dikkatleri üstlerinde topladıklarında, yüksek statülü /önemli insanlarla bir araya geldiklerinde, karşı cins ile buluştuklarında, telefon görüşmelerinde, bir iş yaparken izlendiklerinde, başkalarıyla birlikte yemek yerken ve kendilerine şaka yapıldığında daha çok tetiklenirler.
Sosyal Kaygı Bozukluğu Tedavi Yöntemleri
Sosyal kaygı bozukluğu kliniğimizde çok sık rastladığımız kaygı bozukluklarından biridir ancak tedaviye başvuru oranı düşüktür. Genellikle danışanlarımız sosyal kaygıya eşlik eden depresyon veya ilişki problemleri ile ilgili şikayetleri sebebi ile terapi desteği almaya karar verirler. Tedavisi mümkün olan sosyal kaygı bozukluğunda danışanın tercihi doğrultusunda birçok farklı psikoterapi yönteminin kullanılması mümkündür.
Terapist olarak kullandığım ekollerden Bilişsel Davranışçı Terapi ve Şema Terapi ekollerine göre sosyal kaygı bozukluğu şu şekilde ele alınmaktadır:
Bilişsel Davranışçı Terapi yöntemine göre; sosyal kaygıya neden olan durumlar tespit edilir ve bu durumlar karşısında danışana baş etme yöntemleri öğretilir. Danışanın kaygılı olumsuz düşüncelerine ve kaçınma davranışlarına müdahale edilir. Son olarak danışan kaygı ve korku duyulan durumlara maruz bırakılarak korku ve kaygı yaratan durum normalleştirilir. Böylelikle korku ve kaygı düzeyini azaltmak hedeflenir. Ayrıca kişinin hayatını ve ilişkilerini ciddi anlamda olumsuz yönde etkileyen sosyal kaygı bozukluğunun tedavi sürecinde psikiyatrist ile eş zamanlı olarak ilaç desteği de iyileşme sürecini hızlandırmaktadır.
Şeme Terapi yaklaşımı ise; sosyal kaygı bozukluğuna sahip kişilerin başarısızlık, kusurluluk, duygusal yoksunluk, karamsarlık, yetersizlik ve bağımlılık şemalarına sahip olabileceğini söyleyebiliriz. Erken dönemde gelişen bu şemalar çocukluk döneminde karşılanması gereken ihtiyaçlar yeterli şekilde karşılanmadığında ya da aşırı şekilde çocuğa sunulduğunda ortaya çıkmaktadır. Kişinin hayata bakışını ve ilişkilerini de olumsuz yönde etkilemektedir. Sosyal kaygı bozukluğuna sahip kişiler başarısızlık, karamsarlık, yetersizlik, kusurluluk, duygusal yoksunluk ve bağımlılık şemalarının etkisi ile sosyal ortamlarda olumsuz eleştiriye maruz kalacakları ve herkesin karşısında küçük düşecekleri için sosyal kaygı yaşayabilirler. Şemalar tetiklendiğinde kaygı, korku, utanç, üzüntü ve öfke gibi güçlü duygular ortaya çıkmaktadır. Şemaların etkisi ile baş edebilmek için yani sosyal ortamlarda hissettikleri kaygı, korku ve utanç gibi duyguları yaratan durum ve aktiviteler karşısında üç farklı şekilde başa çıkma davranışı gösterirler. İlki kaygı yaratan durum karşısında kaçmayı tercih edebilir. İkincisi kişilerin beğeni ve takdirini kazanabilmek için aşırı telafi davranışı geliştirebilirler. Son olarak durum her ne kadar kaygı verici olsa da bu durum karşısında teslim olmayı seçebilirler.
Şema Terapi ile çalışırken kişinin şemaları ile birlikte modlarına da odaklanırız. Mod kavramı; belirli bir durum karşısında ortaya çıkan baskın duygusal durumlardır. Dört temel mod çeşidi bulunmaktadır: Çocuk Modları, Ebeveyn Modları ve Uyumsuz Başa Çıkma Modları.
Sosyal kaygı bozukluğuna sahip kişiler ile çalışırken İncinmiş Çocuk Modunun varlığından söz edebiliriz. Dışlanma, güvensiz hissetme, utanç ve duygusal yoksunluk gibi durumlarda bu mod karşımıza çıkmaktadır. Amacımız İncinmiş Çocuk Modu’nu iyileştirerek; karşılanmayan ihtiyaçlarını karşılayarak (Sınırlı Yeniden Ebeveynlik) sosyal kaygı noktasında değişimi gerçekleştirebilmektir.
Sosyal kaygı bozukluğuna sahip olan kişilerde içselleştirilmiş ebeveyn modlarından Cezalandırıcı Ebeveyn Modu etkilidir. Bu ebeveyn modu danışanların bakım verenleri tarafından çocukluklarından itibaren sürekli eleştiriye maruz kalarak gelişen bir iç sestir.
Şema Terapi tedavi sürecinde danışan ile empatik yüzleştirme uygulanarak sosyal ortamlarda kaygı esnasında uyumsuz davranış ve düşünceleri ile yüzleştirilir. Danışanın sahip olduğu şemaları, modları ve başa çıkma biçimleri ayrıntılı olarak danışan ile paylaşılır.
Yazan: Klinik Psikolog Cansu Milcan